Radyo Sinezen Radyo Sinezen

DUYURU:
Ana Sayfa Sorulara Cevap 2 Ağustos 2023 320 Görüntüleme

İmam Hüseyinin Şehadetini Yezit istememiş iddiası

Soru: Konuştuğum bir Üniversite hocası “Hz. Hüseyn’in öldürülmesini Yezid istememiş!!”

Hz. Hüseyn’i öldürenlerin Yezid’den habersiz olarak imamı öldürdüğünü, hatta Yezid’in sonradan imamın katillerinin başını kestiğini iddia ediyor. Bu gafillere belgeli bir şekilde cevap vermenizi istirham ediyorum.

Cevap: Muhterem kardeşim, bunca zaman sonra ve bunca belge ve bilgi kaynaklarda dolaştığı halde birilerine Yezit gibi bir alçağın kim olduğunu ispatlamaya çalışmaktan daha acı bir şey olamaz herhalde! Ama ne yapacaksın, insanın gözleri gerçeği görmeye kapalı oldu mu en sağlam belge ve bilgiler dahi kar etmiyor. Her halükarda siz istediğiniz için hücceti tamamlama babından bazı belgeleri vermekle yetiniyoruz.

Önce Hz. İmam Hüseyin’in o mel’un hakkındaki bir tespitiyle başlayalım; Muaviye oğlu Yezid’e biat etmeyi reddettiğinde Yezid’in valisi Velid b. Utbe’ye şöyle buydu:

“Bizler, nübüvvet Ehl-i Beyti’yiz; risalet madeniyiz; meleklerin inip çıktığı haneyiz; rahmetin mahalliyiz. Allah, bizimle açmış ve bizimle bitirmiştir. Yezid ise, yoldan çıkmış bir günahkârdır. Şarap içen, Allah’ın haram ettiği canı haksız yere öldüren biridir. Yoldan çıkmışlığını ve günahkârlığını gizleme gereği dahi duymayan bir rezildir. Benim gibisi, onun gibisine biat etmez!”[1]

İmam Hüseyin (a.s) şehid edildikten sonra o ve vefalı yareninin başları kesilerek mızraklara takılmış ve şehirlerde teşhir edildikten sonra Şam’a getirilmişti. Yezid mel’un tertiplediği bir zafer kutlamasında İmam’ın yakınlarını da o uğursuz meclise getirerek, onlara daha çok acı vermek ve zafer naraları atmak için İmam’ın mübarek başını bir leğen içinde önüne koyarak elindeki sopayla İmam Hüseyin’in (a.s) mübarek dişlerine vuruyor ve kahkahalar atıyor İmam’ın başıyla oynuyordu. Bu acı sahneyi gören sahabi Ebu Berze el-Eslemî ona hitaben şöyle haykırmıştı:

“Ey Yezit! Sen elindeki sopayla Hüseyin’in dişlerine mi vuruyorsun? Senin sopan onun ağzında öyle bir yere değiyor ki, ben Resulullah’ın orayı öptüğünü görmüştüm. Sen ey Yezid! Kıyamet günü Allah’ın huzuruna getirildiğin zaman İbn Ziyad senin şefaatçin olacak. O (Hüseyin) getirildiğinde ise, Muhammed (s.a.a) onun şefaatçisi olacak!”[2]

Aynı mecliste atalarının hazır olup intikamlarının nasıl alındığını görmelerini arzu ederek Abdullah b. ez-Zeb’arî’nin şu beyitlerini mırıldanıyordu:

Keşke Bedir’deki büyüklerim olsalardı da görselerdi

Hazrec’in, ok ve mızrakların isabetinden nasıl inlediğini

Haykırırlardı ve sevinçten gözyaşı dökerlerdi.

Sonra derlerdi ki: Yezid! Elin dert görmesin.

Onların ileri gelenlerinden ulularını öldürdük

Bedr’in karşılığı olarak, böylece denge sağlandı

Haşimoğulları mülk ile oynadılar.

Yoksa, ne bir haber gelmiş, ne de vahiy inmiştir!

Handef’ten olmayayım, eğer intikam almazsam,

Yaptıklarından dolayı Ahmed’in soyundan.[3]

Muteber bütün tarihler şöyle yazar: Yezid, üç buçuk seneyi geçmeyen kısa hükümranlık döneminde üç korkunç cinayet işledi ki, tarih onların benzerine tanık olmamıştı. O, bu cinayetleriyle sadece Emevî tarihini değil, İslâm dünyasının tarihini sonsuza dek karaladı. Bu korkunç cinayetleri şöyle sıralayabiliriz:

1- Hicrî 61 senesinde İmam Hüseyin’i (a.s), ailesini ve ashabından beraberinde olanları öldürmesi, kadınlarını ve çocuklarını esir alıp şehir şehir halka teşhir etmesi şeklinde Ehl-i Beyt’in (a.s) hürmetini ve saygınlığını çiğnemesi. Hâlbuki onlar, Resulullah’ın (s.a.a) ailesiydiler, milyonlarca Müslüman onları kutsal kabul ediyor, onların şahsında Resulullah’ı (s.a.a) ve İslâm’ın içerdiği bütün güzellikleri hatırlıyordu.

2- Harre Olayı: Âşûra katliamından sonra Peygamber’in (s.a.a) şehri Medine’nin hürmetini çiğnemesi, halkını kılıçtan geçirmesi ve ırzlarını Şam ordusuna peşkeş çekmesi. Tek suçları, İmam Hüseyin’in (a.s) öldürülmesini korkunç bir cinayet saymaları, bu cinayete tepki göstermeleriydi.

3- Mekke’ye saldırması, kuşatma altında tutması, Kâbe’yi yıkması ve Allah’ın güvenli, dokunulmaz kıldığı haremde binlerce masum insanı öldürmesi.

Abdullah b. Zübeyr Mekke’de kendisine karşı isyan başlatınca da Yezid İslâm’a inanmadığını, inkârcılığını açık bir şekilde sergilemişti. İbn Zübeyr’in isyanını bastırmak için bir ordu gönderdi ve bu orduyla birlikte ona bir de mektup gönderdi. Mektupta şu beyit yer alıyordu:

Çağır gökteki Tanrını; çünkü ben

Üzerine Akke ve Eş’ar (kabilelerinin) adamlarını salıyorum.[4]

Yezid’in en belirgin özelliklerinden birisi, sürekli şarap içmesiydi. Sürekli sarhoş olacak kadar şarap içmeyi ileri götürmüştü. Her zaman, kör kütük sarhoş olduğu için düşünme ve algılama melekesini yitirmiş vaziyette olurdu. Şarap hakkındaki bir şiirinde şunları söylüyor:

Şarabın bir araya getirdiği arkadaşlarıma sesleniyorum

Nefsin isteklerinin şarkıcısı nağmelerini terennüm ederken beni dinlesinler:

Nimetlerden ve lezzetlerden bir nasip alın

Çünkü her şey, ne kadar zaman geçerse geçsin, tükenecektir.[5]

Tarihçiler, İmam Hüseyin’in (a.s) şehit edilmesinden sonra, Medinelilerden oluşan bir heyetle birlikte Şam’a giden, ardından Yezid’e başkaldıran Abdullah b. Hanzala’nın Yezid’i şu sözleriyle tanımladığını naklederler:

Allah’a yemin ederim ki, gökten üzerimize taş yağmasından korktuğumuz için Yezid’e başkaldırdık. Çünkü o, anneleri, kızları ve kız kardeşleriyle evlenen bir adamdır. Şarap içer, sonra da namazı terk eder. Allah’a yemin ederim ki, benimle birlikte insanlardan kimse olmasaydı, Allah için Yezid’e karşı kıyamla güzel bir sınav verirdim.[6]

Heyetin diğer üyeleri de şöyle demişlerdir:

“Dini olmayan, şarap içen, tambur çalan ve köpeklerle oynayan bir adamın yanından geldik.”[7]

Münzir b. Zübeyr’in, Yezid hakkında şöyle dediği nakledilir:

“Allah’a yemin ederim ki o, şarap içiyor. Allah’a yemin ederim ki o, sarhoş olup namazı terk ediyor.”[8]

Ebu Ömer b. Hafs ise onu şöyle tanıtıyor:

“Allah’a yemin ederim ki, Yezid b. Muaviye’nin sarhoş olarak namazı terk ettiğini gördüm.[9]

Yezid’in şarabı vasfeden aşağıdaki beyitlerinde ise, küfrü açıkça görülmektedir:

Burcu, içinde bulunduğu fıçı

Doğusu saki, batısı benim ağzım olan şarap güneşçiği

Fıçıdan cam kadehe indiğinde,

Hatîm ile Zemzem arasında çalkalanan (gidip gelen) kalabalığı andırır

Bir gün Ahmed’in dinine göre haram kılınmışsa

Sen, Meryem oğlu Mesih’in dinine göre iç.[10]

Mes’udî onun hakkında şöyle der:

Yezid’in çalgı aletleri, av hayvanları, köpekleri, maymunları ve parsları vardı. Sürekli şarap içerdi. Bir gün yine şarap sofrasına oturmuştu, sağında da İbn Ziyad bulunuyordu. Hüseyin’in öldürülmesinden sonraydı. Yezid sakiye döndü ve şöyle dedi:

“Bana bir yudum içki ver, kemiklerimin susuzluğunu gidersin

Sonra dön ve aynısını sırrımın sahibi

Ve yanımda güvenilir biri olan İbn Ziyad’a ver

Ki ganimetim ve cihadım sağlamlaşsın.”

Ardından şarkıcılara emretti, şarkı söylemeye başladılar. Yezid’in adamları ve valileri de, onun işlediği günahları yaygın olarak işlemeye başladılar. Onun zamanında Mekke ve Medine’de açıktan müzik çalınmaya, çeşitli eğlenceler düzenlenmeye başlandı ve insanlar herkesin gözü önünde şarap içer oldular.[11]

Bir başka yerde şöyle der:

Yezid’e sarhoş, alkolik adı verilmişti.[12]

 


[1]– el-Futuh, 5/14; Maktelu’l-Hüseyn, Harezmî, 1/184; Biharu’l-En-var, 44/325

[2]– el-Hasan ve’l-Hüseyn Sibta Resulullah, s.198

[3]– Hayatu’l-İmami’l-Hüseyn (a.s), 2/187; el-Bidaye ve’n-Nihaye 8/ 192’den naklen

[4]– Murucu’z-Zeheb, 2/95

[5]– Hayatu’l-İmami’l-Hüseyn (a.s), 2/183; Tarih-i Muzafferî’den naklen

[6]– Tarih-u İbn Asakir, 7/372; Tarihu’l-Hulefa, Suyutî, s.81

[7]– Tarih-u İbn Asakir, 7/372; Tarihu’l-Hulefa, Suyutî, s.81

[8]– el-Bidaye ve’n-Nihaye; 8/216; el-Kâmil, İbn Esir, 4/45

[9]– el-Bidaye ve’n-Nihaye; 8/216; el-Kâmil, İbn Esir, 4/45

[10]– Tetimmetu’l-Münteha, s.43

[11]– Murucu’z-Zeheb, 2/94

[12]– Murucu’z-Zeheb, 2/94

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Tema Tasarım | Ozakajans.com